Ukbe İbnu Âmir (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim şöyle diyordu: "Kur'ân'ı cehren (açıktan)
okuyan, sadakayı açıktan veren gibidir. Kur'ân'ı gizlice okuyan, sadakayı
gizlice veren gibidir."
Tirmizî, Sevâbu'l-Kur'ân 20, 2920; Ebu Dâvud, Salât 315,
1333; Nesâî, Zekât 68.
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü,
Allah'a hangi amel daha sevimlidir?" diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm): "Yolculuğu bitirince tekrar yola başlıyan" cevabını verdi.
"Yolculuğu bitirip tekrar başlamak nedir?" diye ikinci sefer sorunca: "Kur'ân'ı
başından sonuna okur, bitirdikçe yeniden başlar" cevabını verdi."
Tirmizî, Kırâat 4, 2949. H.
Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Aziz ve celîl olan Allah diyor ki: "Kim, Kur'ân-ı Kerîm'i okuma
meşguliyeti sebebiyle benden istemekten geri kalırsa, ben ona, isteyenlere
verdiğimden fazlasını veririm."
Tirmizi, Sevâbu'l-Kur'ân 25, 2927.H.
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdu: "Kur'ân'da mâhir olan (hıfzını ve
okuyuşunu güzel yapan), Sefere denilen kerîm ve mutî meleklerle berâber
olacaktır. Kur'ân'ı kekeleyerek zorlukla okuyana iki sevap vardır."
Buhârî, Tevhid 52; Müslim, Müsafirin 244; Ebu Dâvud, Vitr
14, (1454); Tirmizî, Sevâbu'l-Kurân 13 (2906); İbnu Mâce, Edeb 52, (2779).
Hz. Osman (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Sizin en hayırlınız Kur'ân'ı Kerim'i öğrenen ve öğretendir."
Buhârî, Fedailu'l-Kur'ân 21; Tirmizî, Fedailu'l-Kur'ân 15,
2909; Ebu Dâvud, Salat 349, 1452 H.; İbnu Mâce, Mukaddime 16, 211.H.
Sa'd İbnu Ubâde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) Buyurdular ki: "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyan bir kimse sonradan (terkeder
ve okumayı) unutursa kıyâmet günü cüzzamlı olarak Allah'a kavuşur."
Ebu Dâvud, Vitr 21, 1474. H.
Süheyb (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Kur'ân'ın haram kıldığı şeyleri helâl addeden kimse Kur'ân'a
inanmamıştır."
Tirmizî, Sevâbu'l-Kur'ân 20, 2919. H.
(aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim şöyle diyordu: "Kur'ân'ı cehren (açıktan)
okuyan, sadakayı açıktan veren gibidir. Kur'ân'ı gizlice okuyan, sadakayı
gizlice veren gibidir."
Tirmizî, Sevâbu'l-Kur'ân 20, 2920; Ebu Dâvud, Salât 315,
1333; Nesâî, Zekât 68.
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü,
Allah'a hangi amel daha sevimlidir?" diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm): "Yolculuğu bitirince tekrar yola başlıyan" cevabını verdi.
"Yolculuğu bitirip tekrar başlamak nedir?" diye ikinci sefer sorunca: "Kur'ân'ı
başından sonuna okur, bitirdikçe yeniden başlar" cevabını verdi."
Tirmizî, Kırâat 4, 2949. H.
Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Aziz ve celîl olan Allah diyor ki: "Kim, Kur'ân-ı Kerîm'i okuma
meşguliyeti sebebiyle benden istemekten geri kalırsa, ben ona, isteyenlere
verdiğimden fazlasını veririm."
Tirmizi, Sevâbu'l-Kur'ân 25, 2927.H.
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdu: "Kur'ân'da mâhir olan (hıfzını ve
okuyuşunu güzel yapan), Sefere denilen kerîm ve mutî meleklerle berâber
olacaktır. Kur'ân'ı kekeleyerek zorlukla okuyana iki sevap vardır."
Buhârî, Tevhid 52; Müslim, Müsafirin 244; Ebu Dâvud, Vitr
14, (1454); Tirmizî, Sevâbu'l-Kurân 13 (2906); İbnu Mâce, Edeb 52, (2779).
Hz. Osman (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Sizin en hayırlınız Kur'ân'ı Kerim'i öğrenen ve öğretendir."
Buhârî, Fedailu'l-Kur'ân 21; Tirmizî, Fedailu'l-Kur'ân 15,
2909; Ebu Dâvud, Salat 349, 1452 H.; İbnu Mâce, Mukaddime 16, 211.H.
Sa'd İbnu Ubâde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) Buyurdular ki: "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyan bir kimse sonradan (terkeder
ve okumayı) unutursa kıyâmet günü cüzzamlı olarak Allah'a kavuşur."
Ebu Dâvud, Vitr 21, 1474. H.
Süheyb (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Kur'ân'ın haram kıldığı şeyleri helâl addeden kimse Kur'ân'a
inanmamıştır."
Tirmizî, Sevâbu'l-Kur'ân 20, 2919. H.